
çocukken en sevdiğim çizgifilmlerden biriydi taş devri ve Fred Çakmaktaş'a büyük bir sempati duyardım. yıllar sonra farkettim ki aslında fred çakmaktaş'ı babama benzetiyormuşum. öyle siyah saçlı ve çocuklugumda bana göre epey iri olmasından mıdır bilmem ama buna en büyük etken gülüşüydü sanırım :) kendisi hala pek bi hoşuna giden şeyler karşısında "yihahahahay" kahkahasını atar. kızkardeşim de bunda hemfikir =)
bu konu nereden çıktı derseniz, şu ara herkesin facebook profil fotoğraflarını en sevdiği çizgi karakterleriyle donatmaları bana kendi çocukluğumu düşündürdü. aslında tek bir tane çizgi film karakterini seçemeyeceğimi anladım çünkü. çok severek izlediğim birçok çizgifilm vardı ve o zamanlar adlandıramicak olsam da şuanki aklımla hepsini bir bir neden sevdiğimi anlayabiliyorum. mesela kaptan mağara adamı benim "deli" yanımı pek bir beslerdi, onu öyle kimseyi sallamadan çığlık atıp sağa sola atlarken izlemek beni mest ederdi. ninja kampumbağaları severdim çünkü orada bir takım olarak, arkadaşlık ve birlik içinde başarılan işler mevcuttu. öğrenmeye açıklardı sprinter usta sayesinde; ve de o kadar maceraya atılmalarına rağmen eve döndüklerinde pizzaya ve ev hallerine girmeleri hem adrenalin ihtiyacımı giderir hem de güvende hissettirirdi. şimdiki hayat anlayışım da böyle zaten; gez, gör, dene, risk al ama kendi içindeki huzurlu evcimen alanını yitirme! tenten'e dair çok ayrıntı yok zihnimde ama karşılaştığı olayları çözerkenki tavrından aldığım haz bugün adli tıp profösörü sevil atasoy'un yazılarını okurken aldığım hazdan çok farklı değil. müfettiş gecıt! :D bu da ikinci adam olma duygumu doyuruyordu sanırım; çünkü her türlü ekipmana sahip olan gecıt'tan ufak yiğeninin aklı daha üstündü, o kız onu yönetebiliyordu ve ben o kahküllü kızla özdeşleştirirdim tabii ki kendimi. heidi; kesinlikle doğa özlemimi simgeleyen kızdı; eğer biraz daha kurcalarsam da çocukluğum boyunca hasret kaldığım, hep uzakta olan o "dede" özlemimin simgesi... şirinler'in hepsi bendim; hepsi farklı karakterlere sahipti ve onlar aslında birer birer benm içimdeki şirin baba ve gözlüklü, tembel, aşık, huysuz, aşçı, obur, güçlü vb şirinlerdi. bugs bunny yaramaz ve uyanık yanımdı. çılgın korsan jack! :D çok atılgan, uyanık (bazen de kendini uyanık sanan), plancı, hatta kandırıkçı, çıkarcı, gürültülü, baskın, macera ve para düşkünü, aceleci (ama çoğu zaman bu yüzden kaybeden) jack! işte o bendim :) lapacı gibi sadık biri yanımda olsun olmasın jack gibi olmak eğlenceliydi, çenesinin uzun olmasından mı bilmem, o kırmızı giysili siyah saçlı korsan bendim işte! susam sokağındaki miss piggy bendim şarkı söyleyen. kurabiye canavarıydım...............
konuya dönersek, wilma çakmaktaş'tan sevgilime nasıl davranacağımla ilgili adını koyamadığım bir şeyler almıştım. wilma ince belli, dikkat çeken bir saç rengi olan, o inci kolyesini hiç çıkarmamasından süsüne püsüne düşkün olduğu sonucunu çıkardığım bir kadındı. wilma kocasını beslemekten pek bir zevk alan, bazen ev işlerinden yorulmuş ve bunalmış gördüğümüz bölümlerde hep betty ile bir maceranın içinde görebiliceğimiz, aslında hareketli ve renkli bir karakterdi. aklı bi karış havada kocasını kendi aklıyla çekip çevirebilen, fred yeterli ilgili göstermediği zamanlarda restini çekebilen, o noktacık gözlerinin üstündeki kaşları fred'i diğer kadınlardan kıskandığı vakit çatılan, gerekli ilgisi verildiği taktirde kocasına bol sevgi gösterip anaç davranan ve kendi fred'den ayrı yaşam alanı bulunan bi kadındı. bazı konularda benzer olmakla birlikte (zira wilma'nın rahatsız edici bi durum olmadığı sürece mutluluk içinde yaşamını sürdüren hali benim ilişkideki sorun çıkarmayan, kendi "işine bakan" ama karşı tarafın ilgi ve sevgisini de eksik etmeyen, istikrarlı olmaya yatkın, kısmen anaç halim.) yine de ondan farklıyım elbet =)
ha; işte başlıkta ima ettiğim gibi; fred=baba, wilma=ben paralelliğine girersek işin içinden çıkamayız şimdi.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
kelam