25 Eylül 2011 Pazar

bang bang!

http://fizy.com/#s/18wlun

geri gitmeliyim diyorum. tam o güne geri dönmeliyim. bir zaman makinesi olmalı diyorum. uyarmalıydım onu. bir şey yapabilirdim. sanki ellerimin arasındaydı her şey, bir şeyleri değiştirebilirdim ama yapamadım diyorum. bunu günlerce düşünüyorum. uyumadan önce, gün içinde her aklıma geldiğinde... ve bir gün kendimi bu hayalin içinde buluyorum, tam da aklımdan çıkmayan şeye çok yaklaşmışken. 30 temmuza dönmem gerek diye harıl harıl beynimin her hücresi bunun için çalışırken bir yol deniyorum...

kahverengi kapıdan içeri giriyorum. kalbim deli gibi atıyor. amcam içerde, yine bolca evrak dolu masasında. işleri var. oturmuyor, ayakta. üzerinde takım elbisesi kravatı var her zamanki gibi. acele içinde. hatta iş stresi içinde. gergin. ama sanki bana da kızgın gibi. (tabii, en son tartışmıştık; o yüzden olsa gerek.) ama benim umrumda değil. hemen lafa giriyorum, "amca seninle çok önemli bir şey konuşmam gerek". oralı olmuyor sanki, bana dargın gibi. "amca bugün mutlaka hastaneye gitmen gerek." çaresizce yineliyorum "lütfen beni dinle yalvarıyorum ne istersen yaparım. nolur. bugün doktora gitmen gerekiyor saat 5:30a kadar (7:30 diil 5:30muş...). nolur hastaneye git bugün." inanmıyor bana... sonra deniz abla geliyor yanıma, her nasılsa o da benim kullandığım yolu bulmuş. o da yanıma geliyor. o da aynı şeyleri söylüyor.amcam hala bize inanmıyor. işte o an saatimi gösteriyorum ona, saniye çubuğu geriye gidiyor çünkü. "bak!" diyorum. bakıyor. sonra gözüm onun masasındaki kahverengi saate takılıyor; o saat de geriye gidiyor! "aman allahım" diyorum, "bütün zamanları dondurmuşum!". amcam masa üstündeki saatin saniye çubuğuna işaret parmağıyla dokunuyor ve saat ileri devam etmeye başlıyor. yalnız bu kez durdurulan bütün süre şimdiki zamana ekleniyor. saat 5:30a az bir süre kalıyor! acele etmemiz lazım. amcam anlıyor durumu ve bize inanıyor. hemen çıkıyoruz. arabaya biniyoruz. amcam kullanıyor. hastaneye gitmekteyiz artık. kalp kapakçığı yeniden durursa kontrol altındayken hemen müdahale edebilirler artık. arabada giderken "ya araba sürerken bir şey olsaydı" diye düşünüyorum. ama neyse ki atlattık artık. hastaneye yolundayız. kalbimin atışı yavaşlamış değil, ama biraz daha rahatlamış sanki...

amcamı kurtarıyorum.

.........




bang bang!

now you're gone i don't know why
sometimes i cry
you didn't say goodbye
you didn't take the time to lie

bang bang, you shot me down
bang bang, i hit the ground
bang bang, that awful sound
bang bang, my baby shot me down