11 Ağustos 2010 Çarşamba

oh be :D

hafifledim; mesela yeniden 36beden olmakla :)
artık 4senedir giyemediğim en sevdiğim eski pantolonlarımı giyebiliyorum blog! artık zayıflayana kadar giyemem dediğim kot pantolonları giyebiliyorum, yine zara'nın 36 beden pantolonları cuk diye üstüme oturuyor :)
sonra zayıflayınca deişen yüzüm daha bi yenilenmiş sanki, üniversiteye başlamadan önceki gibi görünüyor ama daha kemiklerim oturmuş halde. ve de daha umutlu, daha kendiyle barışık halde gülümsüyor.
yolda yürürken şarkılar mırıldanıp dans adımları atıyorum, evet ben bunu hep yapıyordum ama dansa braz daha hakim olunca daha zevkli şmdi. karşıdan gelen insanların yüzlerine gülümsüyorum elimde olmadan, hem ne kadar seversem o kadar sevilirim.

evet yeniden. reset atmışım kendime hakkaten. hayatımda daha güzel insanları biriktirmeyi başarıp geçmişte uğradığım haksızlıklardan ve yalanlardan arındım. ben yeniden başardım "insan"lığımı uğradığım yıkımlardan çekip almayı...

tek eksiğim hayalimde şimdi. öyle biri ki birlikte ufak kediler gibi yaramazlık yapıcam hep. eğer dünya üzerinde ben varsam, benim gibi insanlar da vardır, değil mi? :) umudu güzel bunun...

şu iki senedir almayı hayal ettiğim defterimi de aldım ve yazmaya başladım. bazen ufacık bir işi yapmak insanın gözünde büyüyor büyüyoorr... ve agırlaştıkça agırlaşıyor o yarım kalma durumu hayatların üzerinde. "ya şimdi ya da hiç" felsefesini lise arkadaşım biricik ekürim dantel-entelim ferdiden kaptım, kaptığım en yararlı şey de budur heralde ondan :)

her insandan -ve her yeni insandan- kapabildiğin kadar çok şey kapmak, ufkunu açmak, farklı bakış açılarını kendi açılarınla brleştirip o 360 derecelik daireyi tamamlamaya daha da yaklaşmak en zevk aldığım şeylerden biri. belki de çoğu zaman yeni insanların arasına girdiğimde heyecan, mutluluk ve sonsuz anlatma-anlaşma isteğinde oluşum bundandır.

her manada hafiflemiş gibiyim şimdi. hazırım: yeni bir oyun çalışmaya mesela (oh yeah sahne brnumda tüttü:)! veya daha çok insanla tanışmaya, daha çok konuşmaya...

bu güzel ramazana umutlarımla giriyorum işte... allahcığım seni çok seviyorum, insanları çok seviyorum...

edit: hayalimi de şuraya iliştiriim; gerçekleşince alırım mandaldan =)

9 Ağustos 2010 Pazartesi

bilmece bildirmece, pandoranın kutusunda en son kim kalmış sizce =)

Illusion

Eski bir sevdadan kurtulmuşum;
Artık bütün kadınlar güzel;
Gömleğim yeni,
Yıkanmışım,
Traş olmuşum;
Sulh olmuş.
Bahar gelmiş.
Güneş açmış.
Sokağa çıkmışım, insanlar rahat;
Ben de rahatım.

2 Ağustos 2010 Pazartesi

aşağıdaki yazının tamamı (ç)alıntıdır. bir başka yay burcu kızının bana benzer ruhundan alıntıdır.

"""1-
sevgili su buharı sevgilim,
kimse beni sevmiyor.
sadece bilmeni istedim.
iyi geceler...


2-
peki neden ?
beni neden sevmiyorlar,yeterince ?
benim de onları sevebileceğim kadar mesela ya da benim de onları sevebileceğim gibi?
neden ?
neden herkes için sadece Ezgi'yim ya da herkes için farklı bir şeyim ?
çok gülen kız,çok ortam kız,çok aptal kız,çok saf kız,çok şeytan kız,çok güzel kız,çok çocuk kız,çok şirin kız,çok küfürlü kız,çok fingirdek kız,çok ne idüğü belirsiz...
neden çok ne idüğü belirsiz kız ?
neden bir kişi için çok her şey değilim ?
bir kişinin her şey kızı neden olamıyorum bu kadar çok sıfata sahip iken ?

3-
insanlar'dan;

''güven uyandırmadığını biliyor musun?
çok sosyal olmanın herkese gelmediğini biliyor musun?
naz yapmadığını mı düşünüyorsun?
hem her ortama uymak da iyi bir şey değil ki.
espri yeteneğin olduğu konusunda şüphelerim var.
evet çok güzelsin ama bu her zaman iyi bir şey değil.
gerçekten sevgilin olsun istiyor musun,bunu da bilemiyorum.
ayrıca sana ilgili olan insanlara sürekli başka heriflerden bahsederek nasıl sevgili bulabilirsin,gerçekten bilmiyorum.
sen
kendine
yaşıyorsun,ezgi.
hep
bir uzaklık
var sende.
ve,
seni sen olarak sevebilecek birini bulman zor.
olduğu gibi sevemiyorsun,sana uymasını bekliyorsun her şeyin.
ama uymuyor,sen çok cinssin.''



''senin hatan yok ki,karşına çıkma muhabbetidir bu.
olmadık insanlar ilgini çekiyor,bu yüzden düzgün bir ilişki yaşayamıyorsun.
diğerleri belki karşına çıkıyor ama bu sefer de senin ilgini çekmiyor.
ve
sevgili olmaya geldiklerinde,erkekler genellikle senden daha sessiz insanları tercih ederler,soru sorunca konuşan ya da fazla hareketli olmayan.
ya seni olduğun gibi kabul edecek birini bulacaksın ya da kendini durultacaksın.''



''korkaklık değil bir yerden sonra muhabbetin gitmemesi ya da taraflarca hiç başlamaması,çok kankasın.bir erkek neden erkek muhabbetlerinin içinde fazla bulunan bir kızla bir şeyler yaşasın ki ?
bir kız kız gibi olmalı,erkek gibi değil,erkeklerin zaten yeterince erkek kankası,arkadaşı var,evet kahkaha at,kahkahanın sesini kısma ama erkek muhabbetlerinin içine de böylesine girme.
kahkahan değil onları geri çeken.''


''herkese aynısın,nerden anlasın ki çocuk onu beğendiğini ?
ona da çocuğum diyorsun,diğerine de.
onun da omzuna başını koyuyorsun,berikinin de.
ona da 'erkek muhabbeti' yapıyorsun,öbürüne de.
nasıl anlasın onu görünce küçük kız çocukları gibi heyecanlandığını?''


4-
erimiş margarin'den;

:½ ezzgii !!:
*niye vaktimi olmasa da olur birine ayırayım ki ?
yalnız kalırım daha iyi.
vakit kıymetli benim hayatımda.
bana ayak uyduramayacak birinin başımda ötmesiyle neden vakit kaybedeyim ki?
saçma sapan olaylar üzerine tartışmak hele..gücüm yok buna.
kendi kendime tartışabileceğim konum da yeterince fazla zaten.
yanımda yatan bir adam varken başka bir adam geliyorsa gözümün önüne neden yanımda o değil de bu adam olsun ki ?
sırf yalnız kalmamak için mi?
yanımda bir erkeğin gücünü hissetmek için mi?
yeterince güçlüyüm yalnızken de.
sizin yaşadığınız basit ilişkilerin baa....
korkak mıyım?
denemeye bile cesareti olmayan bir korkak?
sevilmeyi seviyormuş gibi görünen ama en çok sevmeyi özleyen?
evet,korkağım kimi zaman.
sizin yaşadığınız o basit ilişkileri eleştirip küçümsemekten ilişkilerden soğuttum kendimi(!)
tüm o sahtelikleriniz korkutuyor beni.
evet,korkağım.
ve evet,tiksindiğim o ilişkilerin kızı olmaktansa bu şekilde rahat kafayla takılmayı yakıştıyorum kendime.
çünkü her şey ama her şey-tüm yaptıklarınız ve hissediyormuş gibi görünüp de hissedemediğiniz onca şey-gözümün önünde olup bitiyor.
herkesin günahı benim boynuma,her şeyinize şahit oluyorum.
hepinizin
günahı
benim
boynuma.
üzgünüm,değişemem.
ben böyleyim.

ve bugün,

'sen bu aralar durgunlaştın,bir sakinleştin,konuşup gülmüyorsun?'
'hanım hanımcık olmam lazım artık.'
'noldu,sebebi ne bu durgunluğun?'
'insanlar beni böyle sevmiyormuş.korkuyorlar sanırım,sen seviyor musun ki?'
'tamam,hanım ol da seni sen yapan özelliklerinden de vazgeçme,seven böyle sevsin.'
'zenci pooornoooosuu hahohöh yaptığımda seviyor musun ki beni?'
....
[bu çocuk ne güzel gülüyormuş ki bir kez daha fark ettim,hebeğ]


lütfen,
yavaş olun.
evet,ben fazla heyecanlı hareket ediyor olabilirim ama bu benim 'hayatı kaçırıyorum,daha fazla yaşamak istiyorum' kaygımdan ötürü.
sizler,özlediğiniz ve özendiğiniz duyguları üstünüze yapıştırıp az düşünerek hafif yaşıyorsunuz.
neden gerçekten özlemeyi ve beklemeyi denemiyorsunuz?
yalnız kalmak kötü bir şey değil,inanın bana.
hiç olmazsaları tercih etmeyin,bu olmalıların peşinden koşun.
ya da bir gün olacak olanları bekleyin.
zira diğer türlü tüm o güzel hislerinizi,hissediyormuş gibi yaparak köreltiyorsunuz.
yazık değil mi?
zamanla hissedermişsiniz...bakın külahım sağ tarafınızda,göz kırpıyor size.
değişmek ve değiştirmek konusuna gelince,hiç ama hiç..gücüm yok.
birbirinizi olduğunuz gibi sevemiyorsanız neden yeni sulara yelken açmıyorsunuz?
dünyada bir tek sen ve o mu var sanıyorsunuz?
zaten sevmek onu öyle olduğu için sevmek değil midir?
o sana benzerse ne anlamı kalır ki ?
bir de kandırmıyor musunuz birbirinizi,şöyle böyle seviyorum diyerek gözleriniz başkalarının üzerindeyken..
hanginiz,kaçınız istediği insanla istediği ilişkiyi yaşıyor ki ?
insanın istediği insan her zaman istediği ilişkiyi yaşamasını doğurmuyor,işte.
gitmeyen şeyi itekleyerek -gittirmeye-çalışıyorsunuz.
bense sadece gülüyorum.
sonra üzülüyorum,çünkü o kadar çoksunuz ki bir gün sizlerden biri bana denk gelecek diye ödüm kopuyor.


ve son olarak,
pınar'ın deyimiyle bir şey,
su buharı sevgilim sana değil bu bir şeye,


bi sey, simdi neden oldugunu bilmiyorum. ama sana ihtiyacim var. cunku bi sey olmazsa, bu boyle gitmeyecek gibi.
'bi sey' olunca, her sey birden yoluna girsin, unutulacaklar unutulsun. hatirlanacaklar hatirlansin.

sevgili bir şey
ben böyleyim.
seveceksen böyle sev.
sen cesaret edersen,ben de ederim.
sen bana bir adım atarsan ben senin üstünde biterim.
korkmana da gerek yok,sıkmam seni çünkü sıkılmanın ne denli berbat bir şey olduğunu bilirim.
birlikte sıkılmayız,sıkılırsak da birlikte olmamızın bir manası olmaz zaten,çeker gideriz.
eğer sen de benim gibi hemen her şeyden sıkılıyorsan,çeker gider geliriz,belki önce ben gelirim belki de sen gelirsin.
sen onların dediklerine bakma - gülüşünü tesadüfen değil istediğim her zaman görmek istiyorsam çünkü evet taviz verebilirim.
zenci pornosu diye bağırmam mesela sokaklarda.
ama sen de bana uyarsın bazı bazı,birlikte otobüste gördüğümüz tuhaf bir adama gülebiliriz mesela?
zor değilim,ulaşılmaz hiç değilim(sevgili erhan'dan alıntı).
hem yağmurda da erimem,koşarım,çamurlara atlarım.
yağmurda koşup çamura atlamamdan rahatsız olursan da ne işin var yanımda ?
sakın..
sakın.
çünkü bu yüzden sorguladım biraz da kendimi,onları ve ilişkileri.
çünkü biri beni hiç sevmiyormuş mesela.
ağzı dolu dolu,bağıra bağıra söyledi hem de bunu,sevmenin en düşük derecesinden bahsederken hem de.
ben ona hala yavşak yavşak 'hadi canım,sevmiyor musun beni?' diye sorarken.
çünkü ben ne yapsam ona batıyor.
otobüste gülmek bile yasak onun egemenliğinde.
ama ben onu seviyorum,çünkü o böyle.ve onun böyle oluşunu,sevmeyişini,laf sokuşunu,patır patır konuşup kalp kırıp mutlu oluşunu seviyorum.
benim kalbim taştan,kırılmıyor o yüzden.
ben onu öyle olduğu için seviyorum ve o beni böyle olduğum için sevmiyor,çok basit.
sevmek,ikimiz için de o kadar farklı ki.
istediğim şey sadece,diğer arkadaşlarını nasıl seviyorsa beni de öyle sevmesi.yadırgamadan.
ama biliyorum ki o da bunu seviyor.
sevgili bir şey,her konuda hemfikir olamayız evet ki bu hiç hoş olmazdı zaten fakat bazı konularda hemfikir olmalıyız.
anlatabiliyor muyum?
sevmek konusunda,mesela.
insan harcamamak konusunda.
değer vermek ve doyasıya,doymadan hatta-yaşamak konusunda.
sana anlatacak bir sürü hikayem var,bir şey.
gün geçtikçe en güzellerini unutuyorum,o yüzden acele et.
ya da
dur,
hayır,
etme sakın,
vazgeçtim,acele etme,vaktinde benimle ol sadece.
benimle sırf ben olduğum için vakit geçirmek istediğinde,başkasını bulamadığında değil.
olsun,en güzel hikayelerimi unutsam da gün geçtikçe,
en güzel masallarımı sana uydururum.

***sevgili bir şey gelsene,elinde biletle somewhere only we know için,hadi ama,I'm shy can't u see?
*dudaklarında
şeftali
tadı mı varmış?
*
yok canım,böğürtlen.

<3


Ezgi ÖZTEKİN

Not : Gayet mmm niyetli bir şekilde facebookta da yayınlamak amacıyla yazdım."""

1 Ağustos 2010 Pazar

ev ev ev-işi, bunu yapan bi kişi

yemek yapmadım ben hiç.

(evet, sadece ilgi alanım olan tatlıları pişirdim :)

odamı toplamadım.

yerleri süpürmedim.

banyoyu yıkamadım.

lavabo silmedim.

yemek yemek dışında mutfağa girmedim.

....
ütü yapmadım hiç.


çünkü gerek duymadım. anacığım da saolsun "aman o okiicak" diye üstüme iş yığmaya kalkmadı hiç, hatta odamı da topladı kendisi hep:)

ben resim falan yaptım.

müzik dinledim.

gezdim hep işte.

6 yaşımdayken -bursadayken- mutfakta birbirlerine yemek tarifleri veren annemler yerine oturma odasında oturup maç izleyen babamların yanında oturmak bana daha hyecan verici gelirdi. e niye? çünkü annemlerin konuştuklarının bilgisine daha o yaşta istediğim an ulaşabileceğimi biliyordum. ama babamların yanında konuşulan -hani aklımın hemen alamayacağı- ekonomi, siyaset, iş ve hatta futbol konuları çok daha fazla dikkatimi çekerdi. belki de oradan içime peydah olan erkeksi bir yanım hayatım boyunca beni hiç bırakmayacak gibi görünüyor, bırakmasını da istemem açıkçası.

neyse, şimdilerde değişen bir durum var. malum tatil şimdi, eh annemin de gidişinin ardından "ihtiyaç" olduğu için bu tür işlere el atmaya başladım. aynen annemin de benim de tahmin ettiğimiz gibiymiş; istediğim her şeyi yapabilirim. her denediğim yemek pek güzel, pek leziz, pek tadında oluyor. ilk pilavım, ilk mercimek yemeğim, ilk taze fasulyem... hepsi sınavı geçtiler. babamın da tatlarını onaylamasıyla ben de mutluyum durumdan.

evet yine: "I did it!"

yakında burada yemek tarifleri de vermeye başlarsam şaşırmayın milletim :) bu işe de el attım ;)

ha evet pin-up kızlarını seviyorum ;) bu kadar sıkıcı bir konudan bahsederken de içimden bu kızların çıkmasını engelleyemedim :p benim yaramazlığım da bu olsun :p